| İngilizce | Türkçe | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| Genel | be upset f. | üzgün olmak | ||
|
Tom is probably going to be upset. Tom muhtemelen üzgün olacak. More Sentences |
||||
| Genel | be upset f. | üzülmek | ||
|
Do you think he was upset because Israel's story was a lie? İsrail'in hikayesinin yalan olması nedeniyle mi üzüldüğünü düşünüyorsunuz? More Sentences |
||||
| Genel | be upset f. | ekşimek (mide) | ||
| Genel | be upset f. | bozuk olmak (mide) | ||
| Genel | be upset f. | sinirli olmak | ||
| Genel | be upset f. | yenilmek (favori rakip) | ||
| Genel | be upset f. | ekşimek | ||
| Genel | be upset f. | altüst olmak | ||
| Genel | be upset f. | alabora olmak | ||
| Genel | be upset f. | asabı bozulmak | ||
| Genel | be upset f. | allak bullak olmak | ||
| İngilizce | Türkçe | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| Genel | (plans etc) to be upset f. | altüst olmak | ||
|
Tom is going to be upset if Mary doesn't do that. Mary onu yapmazsa Tom altüst olacak. More Sentences |
||||
| Speaking | ||||
| Konuşma | don't be upset expr. | üzülme | ||
|
Please don't be upset. Lütfen üzülmeyin. More Sentences |
||||
| General | ||||
| Genel | be very upset f. | sinirleri altüst olmak | ||
| Genel | be very much upset by someone f. | çok üzülmek | ||
| Genel | be upset with f. | birine kızgın olmak | ||
| Colloquial | ||||
| Konuşma Dili | let them be upset expr. | bırak üzülsünler | ||
| Idioms | ||||
| Deyim | be rather upset/angry f. | oldukça üzgün/kızgın olmak | ||
| Speaking | ||||
| Konuşma | don't be upset expr. | moralini bozma | ||
| Konuşma | you don't have to be upset expr. | üzülmene gerek yok | ||
| Konuşma | you don't have to be upset expr. | üzülmenize gerek yok | ||
